Kayıtları %250 Artırmak için Pop-up Psikolojisi Nasıl Kullanılır?

On yılı aşkın bir süredir pop-up pazarlama yapıyorum ve bunun harekete geçmeyi teşvik etmenin ve çevrimiçi ortamda daha fazla potansiyel müşteri elde etmenin en etkili yollarından biri olduğunu gördüm.

Dikkat çekmek ve kullanıcı davranışını etkilemek için pop-up’larınızda psikolojik ilkeleri kullanmak önemlidir. Bu, ziyaretçilerinizi rahatsız etmek yerine onlara gerçek değer sunan açılır pencereler oluşturmanıza yardımcı olabilir.

Pop-up’ların psikolojisinden yararlanarak kayıtları yaklaşık %250 oranında artıran favori taktik ve yaklaşımlarımdan bazılarını burada bulabilirsiniz.

Bu yazıda birkaç farklı konuyu ele alacağım ve farklı bölümler arasında gezinmek için aşağıdaki hızlı bağlantıları kullanabilirsiniz:

1. Açılır Pencerelerin Zamanlamasını Daha Az Rahatsız Edici Olacak Şekilde Optimize Edin

Fiziksel bir mağazaya girdiğinizi ve bir satış görevlisinin size hemen ne almanız gerektiği konusunda önerilerle yaklaştığını düşünün. Daha sonra ziyaretiniz boyunca daha fazla öneriyle geri gelmeye devam ediyorlar. İyi niyetli olsalar da, bu durum saldırgan ve müdahaleci hissettirebilir.

Aynı şey pop-up’lar için de geçerli olabilir, ancak buna gerek yoktur. Yararlı içeriğe sahip bir açılır pencere görüntülemeden önce ziyaretçilerinizin hazır olmasını beklemek, kullanıcı deneyimini iyileştirebilir ve dönüşümleri artırabilir.

Bu, ‘örüntü kesintisi’ olarak bilinen psikolojik bir ilkedir. Beklenmedik bir açılır pencere, bir mağazada size yaklaşan bir satış görevlisine benzer şekilde ziyaretçinin akışını bozabilir ve dikkatini yeniden odaklayabilir.

Ancak açılır pencerenin memnuniyetle karşılanması için, müdahaleci olmak ve yararlı bilgiler sağlamak arasında bir denge olması gerekir. Bu da açılır pencerelerin zamanlamasını kritik hale getirir.

Bu nedenle OptinMonster gibi en iyi pop-up pazarlama yazılımları güçlü hedefleme kuralları belirlemenize olanak tanır. Bu kurallar, geniş bir tetikleyici veya koşul kümesine dayalı olarak kullanıcılara kişiselleştirilmiş kampanyalar göstermenizi sağlar.

Örneğin, zamana dayalı kurallar, kullanıcı WordPress web sitenizde bir süre geçirdikten sonra veya belirli sayıda web sayfasını ziyaret ettikten sonra belirli bir sayfada bir açılır pencere görüntüleyebilir. Alternatif olarak, bir kaydırma mesafesi kuralı, ziyaretçi sayfayı belirli bir mesafe aşağı kaydırdıktan sonra bir açılır pencere görüntüleyebilir.

OptinMonster ayrıca, bir kullanıcının ne zaman etkin olmadığını zamanlamak için InactivitySensor veya web sitenizden ayrılmak üzere olduklarını tam olarak algılamak için Exit-Intent teknolojisini kullanabilir.

Bu stratejileri kullanmak Shockbyte gibi çevrimiçi işletmelerin kayıtlarını iki kattan fazla artırmasını sağladı, bu nedenle işletmeniz için neyin işe yaradığını görmek için farklı zamanlama kurallarıyla oynamaya değer.

2. Pop-up’larınızı Kullanıcı Davranışına Göre Kişiselleştirin

Araştırmalar, ziyaretçilerinizin %74’ünün kişiselleştirilmiş içerik beklediğini ve bunun dönüşümleri %42 oranında artırabileceğini gösteriyor.

Kişiselleştirme önemli bir psikolojik ilkedir ve pop-up’larınızı kullanıcıların ilgi alanlarına ve davranış kalıplarına göre uyarlamak onları daha alakalı ve ilgi çekici hale getirecektir.

Sorun şu ki, potansiyel müşteri toplamak için pop-up kullanıyorsanız, hedef ziyaretçileriniz hakkında zaten herhangi bir kişisel bilgiye sahip değilsinizdir, bu da kişiselleştirmeyi zorlaştırır.

İşte bu noktada kişiselleştirilmiş tetikleyiciler büyük bir fark yaratabilir.

Örneğin, OptinMonster’ın yönlendirme algılama özelliği, her ziyaretçinin web sitenizi ziyaret ettiği alan adını kolayca belirleyebilir. Bu, kullanıcı sitenize başka bir web sitesinden yönlendirilmişse özel bir açılır pencere görüntülemenizi sağlar.

Diyelim ki çok fazla Pinterest trafiği alıyorsunuz. İnsanlara bülteninize kayıt olduklarında indirim sunan hedefli bir açılır pencere oluşturabilirsiniz.

Ayrıca o anda baktıkları belirli bir sayfaya göre bir açılır pencereyi tetikleyebilirsiniz. Bu sayfa size ziyaretçinin neyle ilgilendiğine dair bir ipucu verebilir ve ardından tartışılan konu veya incelenen ürünle ilgili bir açılır pencere gösterebilir.

Bir diğer seçenek de içeriğinizi ziyaretçinin konumuna göre kişiselleştirmektir. Pazarlamacıların %80’i konum tabanlı kişiselleştirme kullanıyor ve harika sonuçlar alıyor.

Bir kullanıcı bülteninize kaydolduktan sonra, daha da fazla kişiselleştirme sunabilirsiniz. Çünkü birçok pop-up yazılım seçeneği, ziyaretçinin adı, cinsiyeti, yaşı, doğum günü ve daha fazlası gibi topladığınız kişisel verilere erişebilir.

Bu, müşteriden ismiyle bahsetmek gibi daha kişisel açılır pencereleri kolayca oluşturabileceğiniz anlamına gelir. Akıllı etiketleri kullanarak bu bilgileri açılır pencerenize eklemeniz yeterlidir.

Kişiselleştirilmiş tetikleyicilerin yanı sıra, MonsterInsights gibi bir analiz eklentisi kullanarak kullanıcı yolculuğunu izleyerek ziyaretçi davranışı hakkında daha fazla bilgi edinmeyi seviyorum.

Örneğin, belirli bir kullanıcının kayıt formunuzu doldurmadan önce hangi sayfaları görüntülediğini görebilirsiniz.

Bu size hangi formun veya web sayfasının en çok kayıt için ilham verdiğini, kullanıcıların web sitenizde ne kadar zaman geçirdiğini ve kaydolmadan önce sayfayı ne kadar aşağı kaydırdıklarını ve videolarınızın ne kadar etkileşim aldığını gösterecektir.

Daha sonra bu bilgileri pop-up’larınızı nerede ve ne zaman göstereceğinize karar verirken kullanabilir ve organik trafiği ve potansiyel müşterileri artırmak için en yüksek performans gösteren sayfalarınızı optimize edebilirsiniz.

3. Sosyal Kanıt Kullanarak Kullanıcı Güvenini Kazanın

İnsanlar ne yapacaklarından emin olmadıklarında, genellikle kalabalığı takip ederler. Sosyal kanıt, insanların önce başkalarının yaptığını gördüklerinde harekete geçme olasılıklarının daha yüksek olduğu psikolojik bir olgudur. Bu, beyinlerinin bir şeyin iyi olup olmadığına karar vermek için kullandığı bir kestirme yol gibidir.

Bu nedenle insanların Twitter’da zaten çok sayıda takipçisi olan birini takip etme, kullanıcı yorumları iyi olan bir filmi izleme veya boş bir restoran yerine içeri girmek için bekleyen uzun bir kuyruğu olan bir restoranı tercih etme olasılıkları daha yüksektir.

Kullanıcı referanslarını ekleyerek web sitesi açılır pencerelerinde sosyal kanıt kullanabilirsiniz. Bu, kısa sürede güven ve güvenilirlik oluşturmaya yardımcı olarak kullanıcıları dönüşüm yönünde etkileyebilir.

Sosyal kanıtı kullanmaya başlamanın en basit yolu, halihazırda sahip olduğunuz abone sayısını göstermektir. Bu, bülteninize güvenilirlik kazandırmanın hızlı bir yoludur.

Sosyal kanıt için referansları kullanabileceğiniz bir diğer yol da influencer pazarlamasıdır. Ürünlerinizi kullanan veya bülteninize abone olan ünlülerin ve niş alanınızdaki uzmanların onaylarını dahil etmek, kullanıcılarınızın güvenini kazanabilir ve kayıtlarınızı artırabilir.

Örneğin, Be A Better Blogger bir pop-up’ta ünlü bir kişinin referansına yer vererek %26’lık bir dönüşüm oranı elde etti.

Ayrıca sosyal medya istatistiklerinizi görüntüleyebilir, kazandığınız ödülleri ve rozetleri listeleyebilir, sahip olduğunuz 5 yıldızlı derecelendirme sayısını listeleyebilir ve daha fazlasını yapabilirsiniz.

Tüm bu stratejiler, ziyaretçilerinize diğer insanların ürün veya hizmetinizden memnun olduğunu göstererek, kendilerinin de deneme olasılığını artıracaktır.

4. Kıtlık ve Aciliyeti Kullanarak Kullanıcıları Harekete Geçmeye Yönlendirin

Aciliyet ve kıtlık, kullanıcıları daha hızlı bir karara yönlendirmek için pop-up’larda kullanılabilecek birbiriyle yakından bağlantılı iki psikolojik ilkedir.

Online mağazaları olan müşterilerimin çoğu, sınırlı süreli bir indirimle aciliyet hissi yaratmayı seviyor. Yeni abonelere sınırlı bir süre için bir indirim kuponu veya hediye sunarak kayıtlarınızı artırmak için aynı stratejiyi kullanabilirsiniz.

Zamanın daraldığını vurgulamak için bu bilgileri bir geri sayım sayacıyla birlikte bir açılır pencereye yerleştirebilirsiniz. Bu, OptinMonster’da, Kennedy Blue web sitesinde görebileceğiniz gibi, zamana duyarlı bir teklif açılır penceresine bir Geri Sayım bloğu ekleyerek kolayca yapılabilir.

Tipik kıtlık örnekleri arasında stokları az olan ürünler ve sınırlı sayıda üretilen ürünler yer alır. Bülten kayıtlarını teşvik etmek için, abone olan ilk 100 kadar kullanıcıya bir lead magnet veya başka bir teşvik sunarak kıtlık hissi yaratabilirsiniz.

Alternatif olarak, her ay yeni aboneler için özel fırsatlar sunabilirsiniz. Crossrope, ip atlama egzersizleri konusunda uzmanlaşmış bir fitness şirketidir ve e-posta listelerini %900 oranında patlatmak için bu stratejiyi başarıyla kullanmışlardır.

Açılır pencerelerinizde “Kaçırmayın!” veya “Son şans!” gibi ifadeler kullanarak sınırlı süreli fırsatı vurgulayabilirsiniz.

Unutmayın, önemli olan aciliyet ve kıtlığı etik ve gerçekçi bir şekilde kullanmaktır. Örneğin, asla sahte geri sayım sayaçları görüntülemeyin veya elinizde bol miktarda stok varken bir ürünü az stoklu olarak işaretlemeyin.

5. Kaçırma Korkusunu (FOMO) Kullanarak Beklenti Oluşturun

Diğer insanlar heyecan verici bir şeyin tadını çıkarırken sizin çıkaramadığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Bu, FOMO veya kaçırma korkusu olarak bilinen psikolojik bir tetikleyicidir.

Yukarıda ele aldığımız aciliyet, kıtlık ve sosyal kanıt stratejilerini kullanarak bir FOMO duygusu yaratabilirsiniz. Ancak bu sadece başlangıç.

Başka bir yol da yalnızca e-posta abonelerinin erişebileceği özel içerikler sunmaktır. Bu, web sitenizdeki içerik veya e-kitap gibi indirilebilir bir içerik olabilir.

İçerik kilitleme, yukarıda gördüğünüz gibi sayfadaki belirli bir noktanın altındaki içeriği bulanıklaştırmanıza veya kaldırmanıza olanak tanır. Ziyaretçiler makalenin geri kalanını görmek için giriş yapmak zorunda. Müşterilerimden bazıları bu stratejiyi kullanarak dönüşümleri %150 oranında artırdı.

Ayrıca, ziyaretçilerinizi yakında çıkacak bir ürün, üzerinde çalıştığınız yeni bir e-kitap veya bir web semineri ya da eğitim kursu gibi henüz mevcut olmayan bir şeyden haberdar ederek beklenti oluşturabilirsiniz. E-posta listenize kaydolarak güncel bilgilerden haberdar olabileceklerini bilmelerini sağlayın.

Marie Forleo, en önemli kursu olan B-School’u tanıtarak web sitesinde beklenti yaratıyor. Bu kurs yılda sadece bir kez düzenlenmesine rağmen, Marie web sitesine ziyaretçilerin e-posta listesine abone olabilecekleri bir bildirim ekliyor, böylece döngüde kalıyorlar ve kaçırmıyorlar.

6. Duygusal Çekiciliği Kullanarak Eyleme İlham Verin

Olumlu duyguları akla getiren açılır pencerelerin kullanıcılarda yankı uyandırması ve harekete geçirici mesajınıza yanıt vermelerini sağlaması daha olasıdır. Heyecan, merak, istek ve mizah gibi güçlü duygulara hitap edebilirsiniz.

Güçlü kelimeler, psikolojik veya duygusal bir tepkiyi tetiklemek için pop-up’larınızda kullanabileceğiniz ikna edici kelimelerdir. Kullanıcılarınızı kaydolmaya ikna edebilirler ve dönüşüm oranlarınızı artırmanın en kolay yollarından biridir.

Ekibim, pop-up’larınızda kullanabileceğiniz ve dönüşümleri %12,7 oranında artırabilecek en iyi güçlü kelimelerden oluşan faydalı bir liste hazırladı.

Rich Page, açılır penceresinde iki farklı başlık test etti; bunlardan biri güçlü sözcükler kullanmıyordu, diğeri ise aşağıdaki ekran görüntüsünde yer alan başlıktı.

Ziyaretçilerinin duygularına hitap eden optimize edilmiş pop-up ile kayıt oranını %12’den %50’ye çıkardı.

Pop-up’ınız için cazip içerik bulma konusunda yardıma ihtiyacınız varsa, mevcut kopyanızı yapay zeka kullanarak iyileştirmek için OptinMonster’ın Akıllı Optimizasyonlar özelliğini kullanabilirsiniz. Metninizi alır ve ChatGPT’den iyileştirmeler önermesini ister.

Ekibim, başarılı OptinMonster kampanyaları oluşturma konusundaki onlarca yıllık deneyimimizi kullanarak yapay zekayı programladı, böylece bu önerilerin dönüşüm şansı daha yüksek olacak.

Önerilerden birini seçebilir veya daha fazla varyasyon isteyebilirsiniz.

Kullanıcıların duygularına hitap etmenin bir başka yolu da görsel kullanmaktır. Bir pop-up’a bunun gibi kalpleri eriten bir fotoğraf yerleştirmek e-posta kayıtlarını %63 oranında artırabilir.

Duygusal çekiciliği stratejik olarak kullanarak ve bu noktaları göz önünde bulundurarak, kullanıcılarla daha derin bir düzeyde bağlantı kuran, kararlarını etkileyen ve nihayetinde dönüşüm oranlarınızı artıran açılır pencereler oluşturabilirsiniz.

7. Dikkat Çekmek için Renk Psikolojisini Kullanın

Bir kişinin gördüğü bir şey hakkında bir yargıya varmasının sadece 90 saniye sürdüğünü ve bu görüşün %90’ının renge dayandığını gösteren bir araştırmaya rastladım.

Renk psikolojisi, web sitenizdeki açılır pencerelerde dikkat çekmek ve kullanıcı davranışını etkilemek için güçlü bir araç olabilir ve sonuçta daha fazla kaydolmaya yol açabilir.

Ancak, pop-up’larda kullanılacak en iyi renkleri araştırdığımda, kullandığınız belirli renklerin dönüşümler üzerinde büyük bir etkisi olmadığını gördüm. Bunun yerine, önemli olan yüksek kontrastlı, markaya uygun ve tutarlı düğme renkleri seçmektir.

Düğmelerden bahsetmişken, yalnızca açılır pencerenize bir harekete geçirici mesaj düğmesi ekleyerek kaydolma oranınızı %14,34 artırabilirsiniz. Web sitesi ziyaretçilerinin tıklamaları gereken yeri bulmalarını kolaylaştıran renkler kullanarak bu oranı daha da artırabilirsiniz.

AutoAnything’in CTA düğmesinde kullandığı zıt renge dikkat edin. Bu e-posta abonelik açılır penceresini kullanarak günlük e-posta katılımlarını %250 oranında artırmayı başardılar.

Umarım bu makale pop-up’ların psikolojisini anlamanıza ve kayıtlarınızı artırmanıza yardımcı olmuştur. Ayrıca, pop-up’ların neden güncel kalmaya devam ettiği ve küçük işletmeler için en iyi e-posta pazarlama hizmetleri hakkındaki son konuk yazımı da okumak isteyebilirsiniz.

If you liked this article, then please subscribe to our YouTube Channel for WordPress video tutorials. You can also find us on Twitter and Facebook.